Hakkımda

Fotoğrafım
İstanbul
Tesadüfen yazdığım bir bölümde okumaya başladıktan sonra hayatımın değiştiğinin farkındayım.Hala yüzme bilmiyorum ve mesleğimi sevmiyorum.Daha ilk seneden okulumu uzatmayı başardım ve bundan rahatsızlık duymuyorum.İstanbula aşığım.Fransızcayı da her zaman seksi buldum.

26 Eylül 2011 Pazartesi

Öyleyken Böyle.

-Yeni eğitim öğretim hayatına merhaba demişken aslında geçen sene yaşadığım zorlukları yalnızlığı can sıkıntısı peşimi bırakır zannetmiştim. Ama fazlasıyla yanıldığımı gördüm.. Neyse ..
-8 Eylülde İstanbul'a adımı atar atmaz özlediğim insanların yanına koştum. Beraber günlerce vakit geçirmenin yanında eğlenmeyi,gülüp söylemeyi,ağlamayı ihmal etmedik.Uzun bir aradan sonra kız kıza eğlenmenin bize ne kadar iyi geldiğini ve istediğimiz zaman aslında neler yapabildiğimizi aynı zamanda bize gülmenin ne kadar yakıştığını farkettik.
-Okulla ilgili problemler gitgide büyüdü.. Sabahtan akşama kadar uğraşmak zorunda kalsam da canıma tak etsede hallettiğim an üzerimden büyük bir yük kalktığını itiraf etmem gerek.Erzincanda yaşamaya başladığım problemleri yanımda olan insanlarla atlattım ve ne kadar şanslı olduğumu anlamam için böyle problem yaşamış olmamayı dilerdim ama rahata kavuşmak ayrı bir duygu.
-Ne kadar bazı gerçeklerden kaçarsam kaçayım illa ki yüzleşmek zorunda olduğum herşeye katlanabiliyorum artık. Eskisi kadar yıpratmadığını bu durumlara alışmış olduğumı görsemde yine de can sıkıcı olduğunu söyleyebilirim.Yeni insanlarla tanışıp yeni hayatlara dahil olmak güzel ama yorucu. İstediğim şeyin artık düzenli bir hayat olduğunu biliyorum.Bunun için çabalayıp çabalamadığımı tam olarak bilmesemde ne istediğimi artık iyi biliyorum..
-Eski dostlar özlenebiliyor.. Aradan aylar geçsede yine de seninle olabilecek insanların varlığından emin olmak ve hayallerinde onlarada yer vermek güzel. O yüzden başta yerlivodkavişne ve diğerleri.. İyi ki varsınız.
-Hayatında olmasından zevk aldığın insanlarla yeni yerler keşfetmenin güzelliğini tatmış bulunmaktayım uzun süre sonra. 
bkz.Çorlulu Ali Paşa Medresesi,Rumeli Kavağı ..
-Tuttuğun takıma destek olmak,gurur duymak ya da içinde yarattığı duygunun güzelliği anlatılmaz ama mutluluğuna mutluluk kattığı kesin. 
-Kendinle ilgili olayların senin elinde olmayan şekilde ilerlemesi ya da istemediğin sonuçlar doğurması can sıksada bir süre sonra umursamadığını görüyorsun.
-Hiç bilmediğin,görmediğin,tanımadığın insanların sana karşı iyi duygular beslediğini bilmek kendini iyi hissetmene neden olabiliyor.
-Bazen hiç kimsenin telefonları açmayarak kendi başına kalmak isteyebiliyorsun.
Yada
-180km hızla giden bir arabada hem korkuyu hem heyecanı yaşayıp hem de en sevdiğin şarkılardan birine eşlik edebiliyorsun.
-Yaşadığın,yaptığın hiçbir şeyden pişmanlık duymayarak hayatın sana aslında bi taraflarıyla gülüyor olmasını kabul edeibliyorsun.
-Tırnaklarına gizlice farklı farklı renk renk ojeler sürüp bulunduğun mağazadan kaçabiliyorsun.
-Koskocaman bir yük gemisi görüp nasıl batmıyo be bu ?! diye tepki verebiliyorsun.
-Hiç tanımadığın insanlarla bir sene aynı odada kalma fikri hoşuna gitmeyebiliyor.
-Çamaşır makinesinin düzgün çalışıp çalışmadığını test etmek için başında dakikalarca dikilip o dönen zımbırtıyı takip etmek zorunda kalabiliyorsun.
-Elma aromalı nargile bir anda vazgeçilmeniz olabiliyor.
-İnsanların kendilerince etraftakileri kandırdığını zannetmesini gülerek seyredebiliyorsun.
-Peşpeşe 10+ defa aynı şarkıyı dinleyip,her dinlediğinde aynı zevki yaşayabiliyorsun.
-Yine Yazı Bekleriz dinlediğimde ise gözlerimin dolmasına artık tebessüm edebiliyorum .. 
Hiç beklemediğim bir anda hayatıma giren insanları,yaşadığım an'ları,bi kaç metrekarelik odamı,kremalı mantar soslu makarnayı,kent switch'i,istanbul'u seviyorum.
Bir de 8.30da olan dersim umurumda bile değil.


2 Eylül 2011 Cuma

Beklentiler Sadece Üzer(miş)


Kendinizi mutlu zannettiğiniz şehirde mutsuz olabilirsiniz.
Aslında herşeyin mükemmel olduğu tatil döneminizde birden ağlayabilirsiniz.
İnsanlar yüzünden sizin için çok özel birisini kaybetme noktasına gelebilirsiniz.
Tırnaklarınıza renk renk çatlayan oje sürüp bundan zevk alabilirsiniz.
500+ lira bir telefon faturanız olmasına rağmen hayatta bunun en ufak problem olduğunu düşünebilirsiniz.
Çok zaman sonra karşılaştığınız dostunuzla konuşmaya doymadığınız anlar yaşayabilirsiniz.
Eski günleri özleyebilirsiniz.
Yaptıklarından,yaşadıklarından asla pişman olma mantığıyla yaşayıp-yaşadığını sanıp kendinizi bir yerden sonra kesme noktasınada gelebilirsiniz.
Aslında kimseyle uğraşacak durumda değilken sabrınızın sınırlarını zorlamak zorunda kalabilirsiniz.
Ablanızla aynı evde yaşamak istemeyebilirsiniz.
Kendi evinizde artık bir yabancıdan farkınız olmadığını hissedebilirsiniz.
8 ayı geride bıraktığınızı farkedip derin bir iç çekebilirsiniz.
Sizin için bu zamana kadar en özel olan eski sevgilinizle yaşadığınız düzgün ilişkiyi özleyebilirsiniz.
Hayatınıza yeni insanlar almaya çalışıp bunun aslında hiçbir şeye değmeyeceğini farkedebilirsiniz.
Canınızın sıkıldığı an bi kozmetik mağazısına girip çaktırmadan tırnaklarınıza renk renk ojeler sürüp oradan uzaklaşabilirsiniz.
Başka birisine aşık olmaya çalışabilirsiniz -ki sonu her zaman hüsran olur-
Dünya umurumda değil tribine girip kendinizi dağıtabilirsiniz.
Alışverişe ya da kuaföre gidip kendinizi iyi hissettiğinizi zannedip ama bunun koca bir yalan olduğunu itiraf etmekte zorlanabilirsiniz.
Okuduğunuz okuldan memnun olmayabilirsiniz.
İlk yazdığınız twitten en sona kadar şöyle bir baktığınız da aslında sadece muhabbet için kullandığınızı yine de Açık açık aklınızdan ne geçtiğini yazmamış olduğunuzu görebilirsiniz.
..ha birde senin aklından geçenleri zaten başkaları yazmışsa retweet yapıp kolaya kaçabilirsiniz.
Hayallerinizin içinde okuduğunuz bölüme dair tek bir kırıntı olmayabilir.
Hala onu çok özlüyor da olabilirsiniz.
Dğruyu söylemek varken sırf karşında ki insanın kandırılmak istediğini farkediğ yalanlar söylebilirsiniz.
'sanki onunla çok mutluymuşsun gibi,seviyormuşsun gibi,özlüyormuşsun gibi'yapabilirsin.ve bunları yaparken zerre zorlanmayadabilirsin.
Zamanında senin hakkında atıp tutan insanlar senden yardım isteyebilir ve sen bunu yapmak zorunda kalabilirsin.

Sonsuza kadar devam edebilecek kadar -iniz'le biten cümleler kurabilirim.Hayatımda ki her şey yine tüm dengesizliğiyle devam ederken seneler sonra yaşadığım en güzel 8 günün -bi ara ağlamamı ve migrenimi saymazsak- üzerimde yarattığı iyi ruh halini kaybetmemeye çalışıyorum.Eğer eskiye dönersem kendimi inci capslerine yeniden bakıp kahkalar atarken bulabilirim ki bu hiç iyi olmaz.
Kavak Yellerinin bitmesinden dolayı mutluyum-aslında neden mutluysam izlemiyodum ama olsun-. Her yaz Doktorlar izlediğimde aynı cümleleri kurmaktan sıkılmıyorum.
bkz.Bu Kutsiye -kadın ismi gibi oldu- doktor olmak çok yakışıyor.
Arslan tam bir estetik cerrahı gibi.
Şu Ayla da ne orospu kadın.
Ela da ota boka terketmese Levent'i olmaz .
vs.
Sonra itiraf etmem gerekiyo ki 'küçük sırlar'ın finalinde gözlerim doldu ya da ağlayasım var.
İstanbula gitmeme günler kala bu sözde iyi gidişatı ve anlık mutlulukları bozmamam gerekiyor galiba.
Hem , hayat benim! her anımı yaşadıkça sevesim var.hayat benim! her anımı yaşadıkça sevesim var.aldırmam hiç yağmurlara benim güzel 'hatalarım var'

18 Ağustos 2011 Perşembe

O kadar mutluyum ki şimdi kusabilirim.

EVET, KUSABİLİRİM !
Bu saatte bunu yazmamın belli başları nedenleri var.
Öncelikle şunu demeliyim ki önceden yazdığım "aşk ve özlem dolu" bloglardan farklı bir blog olucak. 
Gel gelelim neler olduğuna.
İlk olarak;
Ona byess.
Uzun bir süre "aşk ve özlem" dolu şeyler yazmayacağımı ya da en azından artık aynı kişiye yazmayacağım konusunda emin olabilirsiniz.Ben eminim en azından.
Bunu farketmem uzun bir zamanımı alsada çok büyük bir bağırış çağırış ve sinir harbiyle içimden atmış bulunmaktayım.O an -nefret söylemi kesinlikle yoktur- orucumu bozup,sigaramı yakıp,ben bas bas bağırırken küfürler ederken  yanımda olan arkadaşlarım Selin,Betül ve Bahar'dan özür dilerim.
Ki onların aslında ben bu hareketler içerisindeyken benim adıma fazlasıyla sevindikleri gözlerinin içinden belli oluyordu. Üzülmeyeyim diye bu zamana kadar bana hiçbir şey söylemediklerini biliyorum,onlar aslında bu işin sonunun ne olacağını gayet iyi biliyorlardı.
Artık nefret söylemi ve kesin,net tavırlar içerisindeyken ben bunları içimde bu zamana kadar nasıl saklamışım lan oh be rahatladım! cümlesini kurduktan sonra gerçekten iyi olduğumu hissedebiliyordum.
'Beklentiler sadece üzer' evet kesinlikle üzer. Sonu belli olan ama kabul etmeyeceğiniz şeyler hakkında beklentiler içine girmeyin sakın yani girerseniz saçmalamış olursunuz yapmayın etmeyin.Neyse..
Sonuç: Mutluyum.Gerisi de önemli değil zaten.


Sonra;
Memlekete geleli tam olarak 1 ay 3 gün olmuş. Bunun ilk bir haftasını on numara sayarsak ki bir hafta bu şehre yeter de artar bile sonra ki günler için ya da ramazandan sonra geçirdiğim günler için aynı şeyleri söylemem mümkün değil.Ne yaptığım konusunda bir fikri olmayanlar için;
Bilgisayar-Sahur-Bilgisayar-Uyku-İftar-Bilgisayar-Sahur-Bilgisayar.(böyle devam ediyor işte)
Ben sıkıntıdan patlarken bunun pek kimsenin umurunda olmaması garibime gidiyor,hoş sanki napıcaklar. Ama birşeyler yapabilirler yani neden yapamasınlar. Çıkılır,gezilir,bi çay içilir,muhabbet edilir. Hiiiççç ! Yakınından bile geçmeyin tamam mi? Yani ne biliyim kim sabahın 6sında can sıkıntısından saçını maşalayıp aynanın karşısında kareoke yapar ki.Herkes evde kendi havasındayken ciddi anlamda benim yapacak hiçbir şey bulamamam fazlasıyla normal.Yani öyle avutuyorum kendimi.Buraya gelmeden önce zilyon tane plan yapmışken şuan burada bunları yazıyor olmam pek hoş olmasada olsun napalım.Ayrıca kış geldi.Valla.Sigara içerken balkon demirlerine tutunmazsam her an size bir yerlerden el sallayabilirim.Benim can sıkıntıma ortak olan "Peline,Beyzaya, Deryaya, Sedaya ve Ceydaya" (kafiyenin de gözüne vurmuşuz) çok çok teşekkür ederim. "11" sayısına karşı illet ettiren bir durumla karşı karşıya olmamızla beraber artık her ayın 11'ini kınıyoruz! Gördüğünüz çelengide 11 Eylül 2011 'de gereken yere yolluyoruz.Darraldık! (her ne kadar yanda ki fotografta Seda ve ben olmasakta bizi çağırmayı pek akıl etmeselerde can'dırlar!)
(21 mayıs 1864te ne olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Düzeltemedim orayı napayım yani).Şehrimize yeni renk katan "Saat Kulesi"nin hemen dibinde yeni açılan "Kule Park" Erzincanlının yeni mekanı olmakla beraber akşam 10da dışarda adam bulamazken gece 1e kadar burada rahatlıkla vakit geçirebilirsiniz. "Kule Park" için patron "Ferhat Karademir"e de ayrıca saygılar :)
Sonuç:Sıkıldım,11 sayısından nefret ediyorum,Kule Park'ı seviyorum, 'Pelin,Beyza,Derya,Seda,Ceyda' sizide seviyorum.

Sonra;
Zeynep Karartı'nın önderliğinde artık  "Gravat Fm" yayında! İftardan sonra yayına başlayıp sahura kadar devam edip,sahurdan sonra da güneşin doğuşuna tanıklık ediyoruz. Her gün belirli bir konu belirleyip chat bölümünden yaşananlar,itiraflar,öneriler paylaşılıp eğlenceli dakikalar geçiriyoruz.İstek şarkılarınızı da çalmayı ihmal etmiyoruz. Daha çok yeni kendi halinde olmasına rağmen 3. gününde Green Day gecesinde 70 farklı IP den dinleyiciye ulaşmış bulunmaktayız.Ayrıca radyo sayesinde tanıdığımız Bakü'lü arkadaşımız Mayki'ye de buradan sevgilerimizi iletiyoruz :)
Başta 'wayparade' olmak üzere 'plex,bendeniz jacob ve mayki' hep oradayız!  Unutmadan Bu gece 'cover gecesi' en güzel coverlar sizinle buluşmayı bekliyor.

Sonra;
10.sınıftayken tesadüfen hayatıma giren ve 2-2.5 senemi neredeyse birlikte geçirdiğim en başından beri benim için hep özel olarak kalmasını istediğim insan da gelmiş memlekete.İtiraf etmeliyim ki onu her gördüğümde "vay be ne günlerdi" deyip istisnasız her seferinde tebessüm etmekten kendimi alamıyorum.Son zamanlarda çok aklıma düşüp acaba iyi mi diye merak etsem de iyi olduğunu ümit ediyorum bunu da sizinle paylaşmayı eksik etmiyorum :)

Sonra;
Üniversiten tanıdığım kısa zamanda bir çok anlam yüklediğim minnak yarim Fulya Ergin'e kocaman öpücüklerimi iletiyorum! 1 ay 3 gündür benim her türlü yanımda olan , arayan , moralimi hep düzelten , beni bulutların üzerine çıkaran ve ne olursa olsun yanımda olacağından emin olduğum nadir insanlardandır kendisi.. Uzun zaman sonra Asya hatunumla da telefon konuşması yapmış bulunmaktayım.Stajını tamamlamış olmakla beraber kumburgazda buluşma ve ayrı kaldığımız günlerin acısını çıkarmak üzere sözleştik.Ne de olsa hep beraberken hayata 'yeni'den bakmayı seviyoruz! Nasıl özlemişim onları. İyiki hayatımdalar :)

Sonra;
Keşke daha önce tanısaydım dediğim ve onun sayesinde önyargının kötü birşey olduğunu anladığım 'Asutay Turan' artık 'İstanbul Üniversitesi' öğrencisi.. Kıbrıs da çok zor bir sene geçirdikten sonra sonunda hayallerine kavuşması beni fazlasıyla mutlu etti.Her ne kadar ayrı ayrı takılsakta artık aynı şehirde olacağımızı bilmek içimi rahatlatıyor.

Dipnotlara gelince;
1.Yaklaşık 7.5-8 saat sonra tercih sonuçları açıklanacakken ösym'nin saat 15.00da tercih açıklaması ayrı bir olay.İlk duyduğumda oha daha geç açıklasaymış tepkisini versem de bu sene yaptığı bi ton olaydan sonra şaşırmadım.Tercih sonuçlarını 4 gözle beklediğim Betül,Zeynep,Osman ve muhtemelen adını unuttuğum kişilerin istedikleri yerde olmalarını ümit ediyorum.
2.Yapı Kredi'den bir daha kredi kartı alan başvuru yapan ya da herhangi bi olaya girişen en adi.. !
3.İstanbul Üniversitesinin kayıt yenilemesi,ders alması,harç yatırılması olaylarında ne kadar skko bi okul olduğunu tekrar anlamış bulunmaktayım(özür dilerim).
4.Ayşe Özyılmazel son zamanlarda fazla tepki toplasa da hatun güzel şarkı söylüyomuşta haberim yokmuş. Saatlerce farkında olmadan "arabesk" dinlemekle beraber 'orhan baba yardım ettttttt ! ' demekten kendimi alamıyorum.
5.Akp'nin 10.yılı kutlu olsun. Kutlamalar başlasın ! Şehit sayısı gün geçtikçe artıyor.
Siirtten 2 şehit haberi daha geldi.
Askeri helikopter düştü 1 yüzbaşı şehit.
6.Facebookta açılan 'atabook' vb. gruplar insanın kanını donduruyor ve sinir bozuyor. Şikayet etmeyi unutmayın.
7.RTE'nin 'ramazan sabrı' bitmek üzereymiş. Zahmet olacak.. Kaç tane ailenin ocağı söndü senin haberin varmı ?Allah hepsine sabır versin.
http://video.mynet.com/komando19051905/Ailelere-Boyle-Veriliyor-SEHIT-Haberi/598642/



10 Ağustos 2011 Çarşamba

Geldikleri gibi gittiler.

Kapı açılır.
-Hoşgeldiniz.(yapmacık bir gülümseme)
-Hoşbulduk kızım.
-Buyrun böyle geçin.
-...
-Nasılsın yavrum?
-Teşekkür ederim.Siz ?
-Bizde iyiyim kızım sağol.
(Anneye,teyzeye ve yengeye de aynı sorular yöneltilir)
Annemle konuşmaya başlarlar.
Ve mutfağa doğru yol alırım. Garip bir duygu. Kahve fincanları çıkar , orta şeker tadında ..
***
Gelecekleri saat yaklaştıkça farklı bir duyguya kapılıyordum.Ben bu olayı sadece tek bir aileye insana yönelik düşlerken tanımadığım insanlarında benim üzerimden hayaller kurması rahatsız ediyordu beni.
Siyah bir elbise giydim,saçlarımı açık bıraktım kenarlardan ufak tokalarla topladım,hafif bir makyaj makyaj dediğimde sadece dudaklarıma bir parlatıcı,topuklu ayakkabılar. 
Kime neden güzel gözükmeye çalıştığım hakkında bir fikrim yoktu daha doğrusu neden hazırlanıyorum ki ben ? diye defalarca kendime sorular sordum. Ama göstermelikte olsa yapmam gereken şeyler vardı.
Hayatımda ilk defa gördüğüm insanların karşısında avaz avaz bağırmak yerine en fazla verebildiğim tepki hafif bir tebessümdü.Aslen buralı ama Ankara da yaşadıklarını anlatmakla başladılar. Sonra oğlunun ne iş yaptığını falan .. İlgilenmediğim belli olmasın diye arada bir gözlerine bakıyorum kafamı sallıyorum yine ufak tebessümler..
Topuklularla kahve servisi yapmak zor iş.
Kahveler içilirken gelecek planlarımı sormalarıyla tam bir kariyer meraklısı olduğumu anlatmaya çalıştım. Mezun olduktan hemen sonra yurtdışına gitmek orada kalmak vs.. Tabi ayıp olur diye kadınlara "aslında benim burada görmek istediğim ya da bu kahveleri yapacağım insanlar asla siz değilsiniz ! " demek yerine şuan daha 20yaşında olduğumu,böyle bir planım olmadığını nazikçe klasik bahaneler sunarak malum isteklerini duymadan onları reddettim.
Aklımdan geçen tek bir düşünce vardı;
"Ben her şeyi sadece tek bir insanla,ilk ve son olacak insanla isterken içinde bulunduğum ortamda ne?. Uyandığımda günaydın 'sol yanım' diyeceğim insan bu değil. Avuç içlerini öpeceğim insan bu değil. Boynuna yüzümü koyacağım insan bu değil.." Ve daha neler geçti aklımdan .. 
Bunlar aklımdan geçerken annemle neler konuştular hiçbirini duymadım. Ama gerekirse okulumun bitmesini bekleyeceklerini beni gerçekten kızları olarak  görmek istediklerinden bahsediyorlardı. 
Kapıya yöneldiklerinde ellerini öpüp tekrar tebessüm ettim.. O elbiseden , ayakkabılardan kurtulup bir an önce kendimi balkona atıp gökyüzüne baktım.. 
4 gece üstüste yıldızların kaymasıyla tuttuğum dileklere bir yenisi daha ekledim..

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Salaklık bende,bizde.

Evet.
Herkesin yaptığı bir hatadan bende nasibimi alıyorum her seferinde.
Hayatıma gireli çok kısa bir zaman olmasına rağmen bi haller bi edalar bi aman üzülmesin tripleri. 
Kafama sıkayım ! 
Rest çekmek bazı insanlar için kolay yeri geldiğinde benim içinde öyle oluyor. Ama şuan aynı şeyi söylemem mümkün değil.
Bunun tek sorumlusu yine o insanlar.Başta kendilerini çok iyi bir insan sıfatına yerleştirip sonradan işler beklediğiniz gibi gitmeyince de bocalayan yine biz oluyoruz.

Neden olmasın? Neden olmuyo? Ya üzülürse ya kırılırsa ya incinirse. Ölse umurunuzda olmayacak bir insan için bu kadar iç ses çatışması yaşamak fazla saçma olsa da oluyo işte.
Yanlış olan-yapılan herşeyin farkında olup bunları ısrarla tekrar eden biz insanlar bu konuda ne zaman kendi açımızdan olaylara bakabiliriz bilmiyorum ama fazla uzun sürmesin lütfen.

31 Temmuz 2011 Pazar

Erzurum.

Nasıl olduğunu daha anlamadan kendisini sevgilim sanan insanın ağzının ortasına tokadı yapıştırmama az kaldı. Sanırım deli gibi aşık olduğum insanı unutmaya çalışmak için böyle saçmasapan bir işe kalkışmamam gerekiyordu.Zaten daha ilk günden bunu anlamam gerekiyordu.Bana sarıldığında nefes alışını bile çok zor hissettiğim insanın yanında tam bir öküz olduğunu anlamış bulunmaktayım.Her haltını kıyaslamaya başladığıma göre her şeyde onu aramaya başladığıma göre arkadaşlıkta neymiş ona sonsuza kadar elveda demenin vakti gelmişti .Susuzluktan öleceğimi bilsem bana bir bardak su getirse bana  tiksindirici gelir.O derece!
Gün boyunca telefonlarım kapalıydı mesajlarına cevap vermedim vermekte zaten istemiyorum ki.Çocuk ruhuna tüküreyim ya.Az derslere harcadığın zekanı,beynini birazcıkta ilişkiler konusunda harcasaydın ne olurdu yani.Günün nasıl geçti sorusuna iyiydi bizimkilerle dolaştık cevabını aldıktan sonra. Erzurumun nerelerini dolaştınız bakayım :D ? mesajını okumam yanlış insan olduğunu bir kez daha anlamamda yeterli oldu. Daha yaşadığım şehri bilmiyor bide gülücüklü gülücüklü mesajlar atıyor.Pot un alasını kırıp kendi kendini yerin dibine sokmayı başaran X'e kocaman bir alkış ! Umarım açık deniz de kaybolursun!

Yerli vodka kadar ucuz, ruj izi kadar silik.

Ergenliğimizin en çalkantılı,yoğun regl sancıları çektiğimiz döneminde tanıştık.Aramızda kilometreler olsada birbirimizin içinde tamamladığımız mutlaka bişeyler vardı.İlk tanıştığımız dönemde en büyük hayalimiz renkli taytlar,converseler giyip kayalıklarda bira içmek olsa da işler 6 sene sonra fazlasıyla değişti. Fazla kötü olduk galiba. Her konuda biz haklıydık , bizden başkaları artık umurumuzda değildi. Hala da öyle. Ne hissedeceğimizi merak ettiğimiz "işte aşık olduğum insan" diyeceğimiz kişiler artık hayatımızda. Ama tek bir farkla. Emin olduğum bişey var ki uzun zamandır aradığımız mutluluk bizi buldu.
Bu bilirkişi hatun her dönem hayatımda olmasa da olduğu zamanlar hayatıma damgasını hep vurdu. Çok koptuk ama hiçbir şey olmamışlığa vurmakta kanımızda var.Simit sarayında dedikodumuzu yapmayı ihmal etmedik,şarabımızı içmeyi ihmal etmedik,kalp kırmayı ihmal etmedik,aşık olmayı ihmal etmedik,ne olursa olsun birbirimizi de hiç ihmal etmedik.
İyi ki varsın "yerlivodkavişne" ..
http://yerlivodkavisne.blogspot.com/